Bir ofis düşün. Açık alan ve oldukça kalabalık . Aydınlatma zayıf ve loş. İş arkadaşlarınızın yüksek sesle konuşmaları bir uğultuya dönüşmüş… Bir departmandan diğerine gitmek için çok fazla yol kat etmeniz gerekiyor. Bu ofis ortamı insanlar iş çıkışlarında kendini (doğal olarak) yorgun, stresli ve sinirli hissettirir. Aslında ne yaptığınız ya da nerede çalıştığınız kısmen önemli…
Hepimiz günün sonunda oradaydık, uyanık duruyorduk ve savuruyorduk, çünkü ertesi gün karşılaşacağımız güçlüklerden endişe duyuyoruz. Orası neresi mi? Tabi ki yatağınız.. Şimdi, sabahları sizi bekleyen işler için bir yapılacaklar listesini bir araya getirerek yalnızca beş dakika harcarsanız, daha hızlı uyuyabileceğinizi keşfedin. Yapılacaklar listelerinin bir sonraki günkü görevler hakkında daha fazla ya da daha az endişe…
Zaman olmadan bir hayat düşünemiyoruz. Bugün geri kalan kaç saatimiz daha var ? Düşünün. Süreklilik duygusu olmadan , zamanın dayanılmaz gücüne karşı verilen her savaşta daha sinirli ve panik hissiyle yaşıyoruz. İşlerde ve hayatta bir saplantı ve panik hali yaşayabiliyoruz. ZAMAN YÖNETİMİN TARİHİ Bu saplantı yeni bir şey değil. Sanayi Devriminden yani bundan yarım yüzyıl önce…
Çoğu insan gibi sizde kendi “yapılacaklar işler listenizden” memnun değil misiniz? Eğer iş hayatınızda bir iş listesi (hatırlatıcı) kullanmıyorsanız, yaşantınızda işlerin size düzensiz gelişleri ve hepsinin bitirme zaman farklılıklarından kaynaklı (daha çok biriken karmaşıklarla birlikte büyüyen) bir iş yüküyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu sizde sürekli stres bir kaynakta olabilir . İş yaşantısı zaten kendi başına stresin…
Anksiyet diğer adıyla endişe diyebileceğimiz genellikle insanlar gibi tüm canlılarda görülebilen kaygı, korku, gerilim ve sıkıntı halidir.Bu hal bir kısım kuramcıya göre içsel çatışma , bazı kuramcılara göre ise sonradan öğrenilmiş davranıştır. Her iki kurumsal yaklaşımda sonuç Aksiyet, kişide korku, endişe ve panik hissine neden oluyor.. Eğer siz endişeli bir kişi iseniz, çevrenizdeki çevresel ipuçlarını…
Bu soru sorduğunda çoğu profesyonel gibi sizde hiç düşünmeden “evet” diyeceğinizi düşünüyoruz. Bundan beş on yıl öncesi, bir bilgiye ulaşmak veya bir belgeyi göndermek için uzun zaman harcıyor. Bir bilgi veya veriye ulaşmak için evraklar içinde hatta kütüphane yığınları içinde dolaşıp saatler geçirebiliyordunuz. Şimdi ise artık masada iş arkadaşınız olan “arama motorları” ile bilgiye ulaşmak…
